Felsefe bilgelik arayışıdır; ve şarabın hem tatlı, hem tatsızı
açığa vurma çekingenliğini ortadan kaldırdığı bir symposion' dan
daha iyi nerede keşfedilebilir hakikat? MÔ üçüncü yüzyılda
yaşamış Yunanlı bir filozof olan Eratosthenes "şarap, gizli olanı açığa çıkarır" diyordu. Birkaç kişinin şarap içerken belirli
bir konuyu tartışhğı bir edebi biçim olarak sürekli kullanılması, symposion'un hakikate ulaşmanın uygun bir yolu sayıldığını gösterir. Bunun en ünlü örneği Platon'un Symposion'udur;
burada Platon'un hocası Sokrates de aralarında olmak üzere
kablımcılar aşk konusunu tartışırlar. Bütün gece boyunca içildikten sonra, görünüşe bakılırsa içtiği şaraptan etkilenmeyen
ve günlük işine giden Sokrates dışında herkes sızıp uyumuştur. Platon onu ideal içici olarak betimler: Şarabı hakikate ulaşmak için kullanır, fakat kontrolünü kaybetmez ve hiçbir kötü
sonuca maruz kalmaz. Sokrates, başka bir öğrencisi tarafından
yazılan benzer bir eserde de yer alır. MÖ 360 civarında yazılan
Ksenophon'un Symposion'u, Atina'da bir içki partisinin kurgusal bir anlabsıdır; burada sohbet daha canlı ve daha nüktelidir,
karakterler Platon'un daha ciddi eserinde olduğundan daha
fazla insandırlar. Ana konu yine aşkhr ve sohbet, o güzelim
Taşoz şarabıyla ateşlenir.
Bu tür felsefi symposion'lar gerçek yaşamdan ziyade edebi
imgelemde gerçekleşirdi. Fakat en azından bir bakımdan gündelik yaşamda da hakikati ortaya çıkarmak için şarap kullanılabilirdi: İçenlerin gerçek doğasını açığa vurabilirdi. Platon
gündelik yaşam içindeki symposion'ların hedonist gerçekliğine
itiraz ederken, bir kişilik testi olarak iyi amaçlarla kullanılmaması için hiçbir neden görmez. "Yasalar" adlı kitabındaki karakterlerden birinin ağzıyla konuşan Platon, bir symposion' da
biriyle şarap içmenin aslında onun karakterini sınamanın en
basit, en hızlı ve en güvenilir yolu olduğunu öne sürer. İçenlerde korku uyandıran bir "korku iksiri"nden söz eden Sokrates'i
betimler. Bu hayali içki, korkusuzluk ve cesaret aşılamak için
kullanılabilir; içenler giderek dozu arbrır ve korkularım yenmeyi öğrenirler. Elbette böyle bir iksir yoktur; fakat Platon
(Sokrates olarak Giritli biriyle konuşan), öz denetim aşılamaya
çok uygun olduğunu öne sürdüğü şarapla bir benzerlik kurar.
Kullanılırken önlem alınırsa, bir adamın karakterini önce
sınamak, ardından eğitmek için şarap şöleninden daha uygun
ne var? Daha ucuz ya da daha masum ne var? Şimdi bakın
hangisi daha risklidir: On binlerce haksızlığın kaynağı olan
mutsuz ve vahşi bir doğaya sahip bir adamı kendinizi tehlikeye atıp pazarlık yaparak sınamak mı, yoksa Dionysos şenliğinde onunla birlikte olarak sınamak mı? Ya da, aşka eğilimli
bir adamı denemek isteseniz, ruhunun ne durumda olduğunu
görmek için en değerli varlıklarınızı tehlikeye atarak karınızı,
oğullarınızı ya da kızlarınızı ona emanet etmek mi? Bir Giritlinin ya da başka herhangi birinin böyle bir sınamanın adil bir
sınama, diğerlerinden daha güvenli, daha ucuz ve daha hızlı
bir sınama olduğundan kuşku duyacağına inanmıyorum.
Aynı şekilde, Platon içki içmeyi, insanın kendini içkinin
uyandırdığı tutkulara -öfke, aşk, gurur, açgözlülük, korkaklık- teslim ederek, kendi kendini sınamanın da bir yolu olarak
görüyordu. Hatta bir symposion'u düzgün yönetmenin kurallanru; insanın kendi akıldışı dürtülerine direnip içindeki şeytanları yenmesini olanaklı kılan kuralları bile saplıyordu. Platon' a
göre şarap insana "Bir merhem olarak ve ruha tevazu, vücuda
sağlık ve kuvvet kazandırmak için verilmiştir."
Symposion siyasal benzeştirmelere de uygundu. Herkesin ortak bir kaseden eşit miktarda şarap içtiği bir toplanb, modem gözlere demokrasi düşüncesinin cisimleşmesi gibi görünür. Smyposion, sözcüğün modem anlamında olmasa da, gerçekten demokratikti. Gerçi kesinlikle yalnızca ayrıcalıklı insanlarla sınırlıydı ama
Atina demokrasisinde aym şey oy verme hakkı için de geçerliydi:
Yalnızca özgür erkeklerin, yani nüfusun yalnızca beşte birinin oy
kullanma hakkı vardı. Yunan demokrasisi köleliğe dayanıyordu.
O sıkıcı ve zor işleri yapan köleler olmasaydı, erkeklerin siyasete
katılmak için yeterince boş zamanları olamazdı.
Platon, demokrasiye kuşkuyla bakıyordu. Bir kere işlerin
doğal düzenine karışmaktaydı: Eğer teknik olarak eşitseler;
bir adam babasına, bir öğrenci öğretmenine neden itaat etsin?
Platon' un Devlet kitabında öne sürdüğüne göre, sıradan insanların eline fazla yetki verme.k kaçınılmaz olarak anarşiye yol
açardı -bu noktada ancak tiranlıkla düzen yeniden sağlanabilirdi. Sokrates, Devlet'te demokrasiyi savunanları, susamış
halkı "sert özgürlük şarabı"na müptela olmaya teşvik eden
kötü şarapçılar olarak kınar. Başka bir deyişle, iktidar şarap
gibidir; alışık olmayan halk tarafından fazla tüketildiğinde sarhoş edebilir: Her iki durumda da sonuç kaostur. Bu, Devlet'te
smyposion' a yapılan neredeyse tümü yerici anışhrmalardan
yalnızca biridir. (Platon, ideal toplumun, başında filozof krallar bulunan seçkin bir muhafızlar grubu tarafından yönetileceğine inanıyordu.)
Kısaca, symposion insan doğasını yansıtmaktaydı ve hem
iyi, hem kötü yanlan vardı. Fakat, Platon'un vardığı sonuca
göre, doğru kurallara uyulursa symposion' daki iyi, kötüye üstün gelebilirdi. Gerçekten de, Platon Atina'run hemen dışında
40 yıl boyunca felsefe öğrettiği ve yazılarının çoğunu yazdığı
Akademi' sini kurduğunda, öğretim tarzı için symposion'u model aldı. Bir vakanüvisin belirttiğine göre, her günkü derslerden ve tarhşmalardan sonra, "arkadaşlığın keyfini çıkarmak
ve öğrenilenleri tazelemek" için o ve öğrencileri birlikte yiyip
içerdi. Şarap, Platon'un talimatlarına uygun biçimde, esas olarak zihinsel dinçleşme sağlamak amacıyla ve ölçülü ikram edilirdi: O zamanın bir gözlemine göre, Platon'la akşam yemeği
yiyenler ertesi sabah dinç kalkardı. Müzisyen ya da dansçı olmazdı; çünkü Platon, eğitimli insanların "düzenli bir biçimde
sırayla konuşup dinleyerek" kendi kendilerini eğlendirmeleri
gerektiğine inanıyordu. Bugün aynı format, bir akademik fikir
alışverişi çerçevesi olarak; kahlımcıların sırayla konuştuğu ve belirlenen sınırlar içinde tartışma ve uslamlamanın teşvik edildiği bilimsel seminer ya da sempozyum biçiminde varlığım
sürdürüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder