2 Nisan 2019 Salı

Şarap 5: İçmenin felsefesi

Felsefe bilgelik arayışıdır; ve şarabın hem tatlı, hem tatsızı açığa vurma çekingenliğini ortadan kaldırdığı bir symposion' dan daha iyi nerede keşfedilebilir hakikat? MÔ üçüncü yüzyılda yaşamış Yunanlı bir filozof olan Eratosthenes "şarap, gizli olanı açığa çıkarır" diyordu. Birkaç kişinin şarap içerken belirli bir konuyu tartışhğı bir edebi biçim olarak sürekli kullanılması, symposion'un hakikate ulaşmanın uygun bir yolu sayıldığını gösterir. Bunun en ünlü örneği Platon'un Symposion'udur; burada Platon'un hocası Sokrates de aralarında olmak üzere kablımcılar aşk konusunu tartışırlar. Bütün gece boyunca içildikten sonra, görünüşe bakılırsa içtiği şaraptan etkilenmeyen ve günlük işine giden Sokrates dışında herkes sızıp uyumuştur. Platon onu ideal içici olarak betimler: Şarabı hakikate ulaşmak için kullanır, fakat kontrolünü kaybetmez ve hiçbir kötü sonuca maruz kalmaz. Sokrates, başka bir öğrencisi tarafından yazılan benzer bir eserde de yer alır. MÖ 360 civarında yazılan Ksenophon'un Symposion'u, Atina'da bir içki partisinin kurgusal bir anlabsıdır; burada sohbet daha canlı ve daha nüktelidir, karakterler Platon'un daha ciddi eserinde olduğundan daha fazla insandırlar. Ana konu yine aşkhr ve sohbet, o güzelim Taşoz şarabıyla ateşlenir.

Bu tür felsefi symposion'lar gerçek yaşamdan ziyade edebi imgelemde gerçekleşirdi. Fakat en azından bir bakımdan gündelik yaşamda da hakikati ortaya çıkarmak için şarap kullanılabilirdi: İçenlerin gerçek doğasını açığa vurabilirdi. Platon gündelik yaşam içindeki symposion'ların hedonist gerçekliğine itiraz ederken, bir kişilik testi olarak iyi amaçlarla kullanılmaması için hiçbir neden görmez. "Yasalar" adlı kitabındaki karakterlerden birinin ağzıyla konuşan Platon, bir symposion' da biriyle şarap içmenin aslında onun karakterini sınamanın en basit, en hızlı ve en güvenilir yolu olduğunu öne sürer. İçenlerde korku uyandıran bir "korku iksiri"nden söz eden Sokrates'i betimler. Bu hayali içki, korkusuzluk ve cesaret aşılamak için kullanılabilir; içenler giderek dozu arbrır ve korkularım yenmeyi öğrenirler. Elbette böyle bir iksir yoktur; fakat Platon (Sokrates olarak Giritli biriyle konuşan), öz denetim aşılamaya çok uygun olduğunu öne sürdüğü şarapla bir benzerlik kurar.

Kullanılırken önlem alınırsa, bir adamın karakterini önce sınamak, ardından eğitmek için şarap şöleninden daha uygun ne var? Daha ucuz ya da daha masum ne var? Şimdi bakın hangisi daha risklidir: On binlerce haksızlığın kaynağı olan mutsuz ve vahşi bir doğaya sahip bir adamı kendinizi tehlikeye atıp pazarlık yaparak sınamak mı, yoksa Dionysos şenliğinde onunla birlikte olarak sınamak mı? Ya da, aşka eğilimli bir adamı denemek isteseniz, ruhunun ne durumda olduğunu görmek için en değerli varlıklarınızı tehlikeye atarak karınızı, oğullarınızı ya da kızlarınızı ona emanet etmek mi? Bir Giritlinin ya da başka herhangi birinin böyle bir sınamanın adil bir sınama, diğerlerinden daha güvenli, daha ucuz ve daha hızlı bir sınama olduğundan kuşku duyacağına inanmıyorum. 

Aynı şekilde, Platon içki içmeyi, insanın kendini içkinin uyandırdığı tutkulara -öfke, aşk, gurur, açgözlülük, korkaklık- teslim ederek, kendi kendini sınamanın da bir yolu olarak görüyordu. Hatta bir symposion'u düzgün yönetmenin kurallanru; insanın kendi akıldışı dürtülerine direnip içindeki şeytanları yenmesini olanaklı kılan kuralları bile saplıyordu. Platon' a göre şarap insana "Bir merhem olarak ve ruha tevazu, vücuda sağlık ve kuvvet kazandırmak için verilmiştir." Symposion siyasal benzeştirmelere de uygundu. Herkesin ortak bir kaseden eşit miktarda şarap içtiği bir toplanb, modem gözlere demokrasi düşüncesinin cisimleşmesi gibi görünür. Smyposion, sözcüğün modem anlamında olmasa da, gerçekten demokratikti. Gerçi kesinlikle yalnızca ayrıcalıklı insanlarla sınırlıydı ama Atina demokrasisinde aym şey oy verme hakkı için de geçerliydi: Yalnızca özgür erkeklerin, yani nüfusun yalnızca beşte birinin oy kullanma hakkı vardı. Yunan demokrasisi köleliğe dayanıyordu. O sıkıcı ve zor işleri yapan köleler olmasaydı, erkeklerin siyasete katılmak için yeterince boş zamanları olamazdı.

Platon, demokrasiye kuşkuyla bakıyordu. Bir kere işlerin doğal düzenine karışmaktaydı: Eğer teknik olarak eşitseler; bir adam babasına, bir öğrenci öğretmenine neden itaat etsin? Platon' un Devlet kitabında öne sürdüğüne göre, sıradan insanların eline fazla yetki verme.k kaçınılmaz olarak anarşiye yol açardı -bu noktada ancak tiranlıkla düzen yeniden sağlanabilirdi. Sokrates, Devlet'te demokrasiyi savunanları, susamış halkı "sert özgürlük şarabı"na müptela olmaya teşvik eden kötü şarapçılar olarak kınar. Başka bir deyişle, iktidar şarap gibidir; alışık olmayan halk tarafından fazla tüketildiğinde sarhoş edebilir: Her iki durumda da sonuç kaostur. Bu, Devlet'te smyposion' a yapılan neredeyse tümü yerici anışhrmalardan yalnızca biridir. (Platon, ideal toplumun, başında filozof krallar bulunan seçkin bir muhafızlar grubu tarafından yönetileceğine inanıyordu.)

Kısaca, symposion insan doğasını yansıtmaktaydı ve hem iyi, hem kötü yanlan vardı. Fakat, Platon'un vardığı sonuca göre, doğru kurallara uyulursa symposion' daki iyi, kötüye üstün gelebilirdi. Gerçekten de, Platon Atina'run hemen dışında 40 yıl boyunca felsefe öğrettiği ve yazılarının çoğunu yazdığı Akademi' sini kurduğunda, öğretim tarzı için symposion'u model aldı. Bir vakanüvisin belirttiğine göre, her günkü derslerden ve tarhşmalardan sonra, "arkadaşlığın keyfini çıkarmak ve öğrenilenleri tazelemek" için o ve öğrencileri birlikte yiyip içerdi. Şarap, Platon'un talimatlarına uygun biçimde, esas olarak zihinsel dinçleşme sağlamak amacıyla ve ölçülü ikram edilirdi: O zamanın bir gözlemine göre, Platon'la akşam yemeği yiyenler ertesi sabah dinç kalkardı. Müzisyen ya da dansçı olmazdı; çünkü Platon, eğitimli insanların "düzenli bir biçimde sırayla konuşup dinleyerek" kendi kendilerini eğlendirmeleri gerektiğine inanıyordu. Bugün aynı format, bir akademik fikir alışverişi çerçevesi olarak; kahlımcıların sırayla konuştuğu ve belirlenen sınırlar içinde tartışma ve uslamlamanın teşvik edildiği bilimsel seminer ya da sempozyum biçiminde varlığım sürdürüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder