Tarihteki en büyük şarap tadım işi, MS 170 civarında Roma' daki imparatorluk kilerlerinde gerçekleşti. Burada, yani;
o zaman bilinen dünyanın merkezinde, para derdi olmayan
imparatorlar tarafından oluşturulmuş "dünya"nın en gözde
şarap koleksiyonu vardı. İmparator Marcus Aurelius'un özel
doktoru Galenos, güneş ışığı demetleriyle bölünen bu serin,
nemli kilerlere bir tek görev için indi: Dünyanın en iyi şarabım
bulmak.
Galenos, Pergamon' da (bugünkü Bergama}, Roma İmparatorluğu'nun doğu kesiminde Yunanca konuşan bir kentte doğdu. Gençliğinde İskenderiye' de hp okudu, ardından
Hint ve Afrika tedavi yöntemlerini öğrendiği Mısır'ı dolaşh.
Hippokrates'in düşünceleriyle yetişen Galenos, hastalığın, vücudun dört "öz sıvı"sırun; kan, balgam, san safra, siyah safra sıvılarının dengesizliğinden kaynaklandığına inanıyordu.
İnanana göre; fazla öz sıvılar vücudun belirli yerlerinde toplanabilir ve bunun da mizaçlar üzerinde belirleyici etkisi olurdu:
Örneğin, siyah safranın dalakta toplanması insanı melankolik, uykusuz ve sinirli yapmaktaydı. Kan akıtma gibi teknikler kullanılarak öz sıvılar tekrar dengeye getirilebilirdi. Sıcak
ya da soğuk, ıslak ya da kuru sayılan farklı yiyecekler de öz
sıvıları etkileyebiliyordu: Soğuk ve ıslak yiyeceklerin balgam;
sıcak ve kuru yiyeceklerin ise san safra ürettiği düşünülüyordu. Galenos' un ciltler dolusu yazılarıyla· tanıhlan bu sistematik
yaklaşım oldukça etkiliydi ve bin yıldan fazla bir süredir batı hbbırun temeliydi. Bu görüşlerin son derece saçma olduğu ancak on dokuzuncu yüzyılda anlaşıldı.
Galenos'un şaraba ilgisi tamamen olmasa da, esas olarak
meslekiydi. Genç bir doktorken yaralarını dezenfekte etmek
için şarap kullanarak -o zamanın yaygın bir pratiği- gladyatörleri tedavi etmişti. Diğer yiyecekler gibi şarap da öz sıvıları
düzenlemek için kullanılabilirdi. Galenos imparatora sürekli
şarap ve şarabı temel alan ilaçlar yazıyordu. Öz sıvılar kuramının çerçevesi içinde şarap, sıcak ve kuru sayılmaktaydı; bu
yüzden sarı safrayı artırıp, balgamı azaltmaktaydı. Yani hummaya (sıcak ve kuru bir hastalık) yakalanan biri şaraptan uzak
durmalı, soğuk algınlığına (soğuk ve ıslak bir hastalık) yakalanan biri ilaç olarak şarap alabilirdi. Galenos' a göre şarap ne
kadar kaliteliyse hbben de o kadar çok etkiliydi: Bu yüzden
yazılarında "her zaman en iyisini elde etmeye çalış" diyordu.
İmparatoru tedavi eden Galenos, elbette, var olan en iyi şarabı
yazdığından emin olmak istiyordu. Amforaları açmak ve tekrar mühürlemekle görevli bir kilercinin eşliğinde kilere indiğinde doğrudan Falernian'lara yöneldi. Her şeyden önce tüm
şarapların en iyisi olduğuna göre, en iyi ilaç da o olmalıydı.
"Dünyanın her yerinden en iyiler bir yolunu bulup yeryüzünün en büyüklerine ulaşhğına göre," diye yazıyordu Galenos, "tümünün en yücesine en iyisi seçilmelidir. Bu nedenle,
görevimi yerine getirirken, her Falernian amforasının üzerindeki üretim yılı damgalarını deşifre ettim ve 20 yaşından büyük her şarabı dilimle tattım. Acılıktan eser olmayan bir şarap buluncaya kadar devam ettim. Tatlılığını yitirmeyen eski
bir şarap, en iyi şaraptır." Ne yazık ki, Galenos, imparatorun
ilaç olarak kullanmasını uygun bulduğu Faustian Falernian'ın
üretim yılını kaydetmemiş. Fakat bu şarabı saptadıktan sonra,
Marcus Aurelius'un hbbi amaçla başka birini değil, yalnızca bu
şarabı kullanmasında ısrar etti. İmparator günlük ilacını, genel olarak hastalığa ve özel olarak da bütün zehirlere karşı koruması için tasarlanan evrensel panzehiri bu şarapla yutmalıydı.
Böyle bir panzehir fikrini, MÔ birinci yüzyılda Pontus kralı
Mithridates oraya atmışh. Kral bir dizi deney yaphmuşh; en
etkili panzehiri bulmak içirt düzinelerce mahkuma çeşitli öldürücü zehirler verilmiş ve sonunda, 41 panzehirden oluşan
bir karışımda karar kılmışh; karışım her gün alınmalıydı. Tadı iğrençti (kanşıma konulan malzemelerden biri de, küçük küçük
doğranmış engerek etiydi), fakat Mithridates'in zehirlenmekten endişe etmesine arhk gerek yoktu. Tatlı bir ironiyle, sonunda oğlu tarafından tahttan indirildi: Öyküye göre, bir kuleye
kapahlan kral zehir içerek intihar etmek istedi, fakat hiçbir zehir etkili olmadı. Sonunda, bir muhafızdan kendisini bıçakla
öldürmesini istemek zorunda kaldı.
Galenos, Mithridates'in tarifini epeyce genişletti. Tiryak
-evrensel bir panzehir ve genel bir sağalhcı- tarifi; kertenkele,
haşhaş suyu, baharat, buhur, ardıç, zencefil, baldıran tohumu,
kuru üzüm, rezene, anason ve meyankökü de aralarında olmak üzere tam 71 malzemeyi içeriyordu. Marcus Aurelius'un
böyle bir karışımı yuttuktan sonra Falemian'ın tadına varabildiğini hayal etmek zor, fakat ünlü doktorun dediğini yaphğını ve verilen karışımı "dünyanın en ulu şarabı"yla yuttuğunu
biliyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder